-
1 yok denecek kadar az
мо́жно сказа́ть, почти́ нет / о́чень ма́ло -
2 yok denecek kadar az şans
not a dog's chance -
3 yok
yok <-ku, -ğu> … ist nicht da, … nicht vorhanden, gibt es nicht; z.B. Rauchen verboten; nein; Nichts n; → yo; aber (wenn) nicht …; scherzh, distanzierte Behauptung yok … yok einmal … dann wieder ( oder außerdem, dann noch …), Beispiele yok yorgunmuş, yok hastaymış … einmal ist sie (angeblich) müde, dann wieder ist sie krank …;yok canım keineswegs; was du nicht sagst!; ach wo!;yok denecek kadar az schwindend gering;yok devenin başı! ganz unmöglich!; von wegen!;yok edici Vernichtungs-;yok edilme Liquidierung f; Vernichtung f;yok etmek v/t vernichten, liquidieren, ausmerzen;yok oğlu yok ganz und gar nichts;yok pahasına zu einem Spottpreis;yok satmak Ware reißenden Absatz haben;yok yere völlig nutzlos; grundlos;bu şehirde yok yoktur in dieser Stadt ist alles da, was das Herz begehrt;yok yoksul bettelarm;yoktan var etmek (aus dem Nichts) etwas schaffen -
4 yok
1. озвонч. -ğu -kuнет, отсу́тствует, не име́етсяburada kimse yok — здесь никого́ нет
evde yoktu — его́ не́ было до́ма
2. озвонч. -ğu -kusiz yokken — в ва́ше отсу́тствие
geldiler mi? - Yok, daha gelmediler — они́ пришли́? - Нет, ещё не пришли́
3. озвонч. -ğu -kuYok, doğrusu iyi adam, kim ne derse desin — нет, в са́мом де́ле, он хоро́ший челове́к, что бы там ни говори́ли
в начале предложения выражает недоверие, пренебрежениеyok kâğıdı kalmamış, yok murekkebi iyi değilmiş, hasılı bir alay bahaneleri — уж и бума́ги не оста́лось, и черни́ла нехороши́, коро́че говоря́, ты́сяча отгово́рок
••- yoğuna- bu mal yoğuna gitti
- yok canım!
- yok değildir
- yok denecek kadar az
- yok devenin başı
- yok devenin pabucu
- iki saatte ağaç yetiştireceklermiş. - Yok
- devenin başı!
- yok etmek
- yok oğlu yok
- yok olmak
- yok satmak
- yoktan var etmek
- yok yok
- bu mağazada yok yok
- yok yok gidelim!
- yoğum
- ben bu işte yoğum
См. также в других словарях:
HİÇ — f.Değersiz, kıymetsiz. Yok olan, yok denecek kadar az olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
anamım öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım — insan en değerli bir malının karşılıksız olarak elinden gideceğini bilse onu yok denecek kadar az bir paraya satar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yasak — is., ğı 1) Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet İçki yasağı. Av yasağı. 2) sf. Yapılmaması istenmiş olan, yok, memnu, haram Bizim çocukluğumuzun şiirlerinde neşe yasak denecek kadar ayıptı. F. R. Atay Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük